29 Ağustos 2018 Çarşamba

Mrs Dalloway 1997/ The Hours 2002/ The Bookshop 2017/ The Guernsey Literary and Potato Peel Pie Society 2018




"Bazılarımız şiirlere tutunuyor,
  Bazılarımız şarkılara...
  Bazılarımız filmlere tutunuyor,
  Bazılarımız kitaplara...
  Sanırım artık insan, tutunamıyor insana..." Oğuz Atay

Yaz, sonbahara yüzünü döndü.. Ben de filmlerime...
Tatilim başlamadan bir film seyretmiştim..Vaktim olmadı, yazamadım..
Dönüşümde ise birbiri ardına seyrettiğim, aslında birinin, diğerlerini seyretmeme vesile olduğu üç filmi, üç günde bitirdim. Her filmi seyrettiğimde yazmak istedim. Ama birşey beni durdurdu. Sonuncusunu seyretmemle birlikte,  bu filmlerin birlikte yazılması gerektiği, öyle olmazsa benim için birşeylerin eksik kalacağı hissi oluştu içimde.
İlk film, "The Bookshop"  idi...
Tatil dönüşünde ise çok övgüsünü duyduğum " The Guernsey Literary and Potato Peel Pie Society " ile sezonu açtım.
Bu film beni "The Hours" filmine davet etti... Bu filmi de seyredince "Mrs Dalloway" filmini seyretmesem olur muydu? Olmazdı elbet.
Ama bu yazımı okuyan okuyucu...Size önerim bu listeyi tersine çevirmeniz. "Mrs Dalloway" ilk sırada olmalı ki diğerleri daha anlamlı olsun.
Belki bir gün, vaktim olursa bir de bu sıralama ile seyretmek isterim ben de...
Bu filmlerin, en büyük ortak özelliği, aslında roman olmaları ve filmlerinin bu romanlardan uyarlanmış olması.
Ama benim gözümdeki ortaklıkları daha farklı...
Hepsinde bir kadın var..
Bu kadınlar...Giydikleri elbiseye sığamayan kadınlar...Ne olursa olsun, onları mutsuz eden sınırları kaldırmaya niyet eden ve başarmak için  uğraş veren kadınlar...Bazen, istemedikleri hayata karşın, ölümü tercih eden kadınlar...Özgürlükleri için acı çekmeye razı olan kadınlar..Duygulu, naif ama güçlü kadınlar...
Her kadının olduğu gibi bu kadınların da ceplerinde bolca çakıl taşı var...Kimi zaman ölüme, kimi zaman gerçek aşka, kimi zaman da özgürleşmeye giden yolları döşeyen çakıl taşları...
Ve kitaplar var her filmde...Savaşın ortasındaki insanlara nefes olan, bir çocuğun hayatına dokunan, eşiği atlamak için basamak olan, ilham veren, güç veren, pencere açan kitaplar...
Kitapları sevenler, kitaplardan nefret edenler...Kitap yazmak için doğum sancısı çekenler, kitap satmak için savaş verenler...
Ve tüm filmlerde inanılmaz görsel şölenler var...İnsanda kaçıp oralara gitme arzusu doğuran..
Virginia Woolf'un kocası Leonard'a dediği gibi "Hayattan kaçarak barışı bulamayız"
Ama bazen hayattan bunaldığınızda bu filmler size de iyi gelecektir. Eminim...