27 Ocak 2019 Pazar

The Favourite (Sarayın Gözdesi) 2018




Dediler ki...Lanthimos bu kez, tarzının dışına çıkan bir film çekmiş.
İzledim.. Ama bence, tam Lanthimos tarzı...
Daha önceki Kutsal Geyiğin Ölümü hakkındaki yazımda yazmıştım. " Bazı yönetmenlerin alameti farikaları vardır her filminde görebildiğimiz. Lanthimos da işte böyle bir yönetmendir" diye..
Bu filmi de bence hiç şaşırtıcı olmadı Lanthimos açısından.
Köpek dişi filminde devleti, Lobster filminde toplumu, Kutsal geyiğin ölümü filminde ise vicdanı sorgulayan yönetmen, bu filminde iktidarı sorguluyor.
Ve yine bir distopi oluşturuyor. Bu dönem filmi, distopi bunun neresinde diye sorabilirsiniz. Geleceğe ait distopik bir dünya çizilir de, geçmiş, hele 1700 lerde bir sarayda yaşanılan, geçmişe ait öğeler de günümüzden bakınca distopik gelmiyor mu size de? Hele Lanthimos'un gözünden bunca çıplaklığı, çirkinliği ve kirliliği ile verilirse.
Zaman 1700 ler. İngiltere'de Kraliçe Anne iktidarda. İngiltere, o sıralar Fransa ile savaş halinde.
Ruhsal ve bedenen hasta olan ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanan kraliçenin en yakın arkadaşı Lady Sarah ona her konuda yardımcı ve hatta çoğu kararda etkin rol oynuyor. Kraliçe ile arasında duygusal bir ilişkisi de olan Sarah'ın konumu, Sarah'ın kuzeni olan Abigal'in saraya hizmetçi olarak gelişi ile birlikte sarsılıyor ve Abigal ile Sarah arasında bir güç savaşı başlıyor.
Lanthimos bu güç savaşını bize gösterirken, herşeyi olduğu gibi, tüm çıplaklığı ile görüyoruz. Zaaflar, çirkinlikler, yaralar, dürtüler herşey ortada. Kim haklı, kim haksız yok. Kimsenin tarafını tutamıyoruz, tutmuyoruz.
Kadınların savaşı ön planda; ama sarayın erkekleri de var elbette bu dünyada. Onların da kendi dünyalarındaki zaafları, dürtüleri, çirkinlikleri yine olduğu gibi, ortada.
Çok az sahne dışında, tüm film boyunca sarayın duvarları arasındayız. Lanthimos doğal ışıkta çekim yaparak tüm kasvetini ve aynı zamanda muhteşemliğini yansıtmış sarayın. Dönen kamera çekimleri ile müthiş bir görsellik sunmuş bize.
Ayrıca, sadece Kraliçe Anne'in  odasında yapılan çekimlerde balık gözü çekimi kullanmış. Neden diye düşündüm. Balık gözü lens ile yapılan çekimlerde görüş açısı genişler, aynı anda çok geniş açıları bile kadrana almayı sağlayarak, mekanı olduğundan daha devasa gösterir. Lanthimos, ya kraliçeliğin haşmetini göstermek için kullandı bu kamerayı diye düşündüm. Ya da tam Lanthimosvari bir yaklaşım olarak, o muhteşemliğin içinde hasta, tombul ve çirkin Kraliçe Anne'ın tezatlığını daha bariz hale getirmek için, daha gözümüze sokmak için bu çekimi yaptığını..
Demiş ya Lanthimos bir söyleşisinde " Filmler sadece dünyamıza kattığımız değerlerdir ve değerleri herkesin kendisince deneyimlemesini umuyorum her zaman"
Kraliçe Anne rolündeki Olivia Colman ve Lady Abigail rolündeki Emma Stone müthişler. Lady Sarah'ı oynayan Rachel Weiss de oldukça iyi bir performans sergiliyor.
Kostümler ve dekorlar çok güzel. Özellikle maskülen Sarah'ın ona çok yakışan  kostümleri ile daha feminen tarzı olan Abigail'in kostümleri çok güzeldi.
Saray filmlerini çok sevmem, hele İngiltere hanedanlığı ile filmlere hep uzak durmuşumdur.
Ama bu film kendini başından sonuna çok büyük keyif ile seyrettirdi. İşte Lanthimos farkı...