Yelda:En Uzun Gece /Yalda, A Night For Forgiveness
Yapım Yılı: 2019
Yönetmen:Massoud Bakhshi
Senaryo:Massoud Bakhshi
Ödüller: Sundance Film Festivali/Dünya Sineması/Drama/ Jüri büyük ödülü
Antalya Altın Portakal Film Festivali/ En iyi yönetmen
"Dostluk ağacını dik, murat meyvesi verir
Düşmanlık fidanını sök, sayısız dert getirir
Meyhaneye konukken hürmet göster rintlere
Yoksa ey can, sarhoşluktan çıkınca başın ağrır
Sohbet gecesini ganimet say
Çünkü, bizden sonra
Daha çok döner dünya, çok geceyle gündüz gelir" Şirazlı Hafız
21 Aralık, Şeb-i Yelda.. Yani en uzun gece.
En eski inanışlardan olan Zerdüştlük'de gece bitip, sabah güneş doğana kadar yemekler yenilip, eğlenceler düzenlenir, o zorlu geceler ısınır, ışıklanırmış. O gecelerde aşıklardan şiirler okumak gelenekmiş. En makbulu da Şirazlı Mahmut'un şiirleriymiş.
Halen, özellikle İran'da kutlu gece kabul edilen 21 Aralık'ta aile, dostlar biraraya gelir, bereketi temsil eden nar yenir, sabaha kadar muhabbet edilir.
Yönetmen Massoud Bakhshi, İran'da gerçekten de var olan ve sadece yılda bir kez, en uzun gecede yayınlanan programın, stüdyodan canlı yayınını aktarır bu filminde. Programın adı "Affefmenin Gücü" dür. İdama mahkum olan kişinin canlı yayında, mağdurun yakını tarafından affedilmesi ve böylelikle idam cezasının ortadan kalkmasıdır programın amacı. Aslında amaç raytinglerin artmasıdır. Amaç, seyircilerin SMS göndermeleridir. Katil affedilsin diyenler 1, cezasını çeksin diyenler 2 yazarak mesaj göndereceklerdir.
22 yaşındaki Meryem, 65 yaşındaki dul Nasser ile muta nikahı ile evlendirilmiştir. Nikahın şartı Meryem'in hamile kalmamasıdır. Ancak Meryem hamile kalmış ve bu yüzden eşi ile yaşadığı tartışma sırasında kazara Nasser'in ölümüne neden olmuş ve mahkeme tarafından idama mahkum olmuştur. Meryem'in tek kurtuluş şansı, Nasser'in kızı Mona tarafından canlı yayında affedilmesidir.
Bir tarafta modern bir televizyon stüdyosu, bir tarafta adaletin çağdışılığı, bir tarafta stüdyo gerisinde bir programın kusursuz yayınlanmasını sağlayan akıllı kadınlar, bir tarafta, babası yaşında adam ile muta nikahı kıyan gencecik kızlar, bir tarafta babamı kaybettiğimde ruhumu kaybettim diyen bir kadın, bir tarafta kan parası için affedebilen aynı kadın.
Öyle, ustaca zıtlıkları karşı karşıya getirmiş ki Bakhshi, bize kocaman bir pencere açmış o karanlık stüdyodan, şeriat ülkesindeki adaleti, kadının durumunu, zorunlu evlilikleri ve kısas yasasını görebildim diye.
Ve klostrofobik bir stüdyoda gerilimi öyle ustaca tırmandırmış ve karakterlerin her birinin duygu durumunu, açmazlarını, zaaflarını o kadar iyi yansıtmış ki yakın plan çekimleri ile; filmin başından sonuna kadar el yürekte seyrettiriyor filmini. Elbette, bunda oyuncuların katkısı da hayli çok.
Ve filmi seyrederken, kendilerini örterek gözlerden saklasalar da, ağızları mühürlü olsa da her istediklerini söylememeye, erkekten sonra gelse de yasalar karşısındaki yerleri, kadınların o inanılmaz güçlerini, sonsuz şefkatlerini ve kocaman yüreklerini hissettim ben.
"Ben gecenin sonundan söz ediyorum
Ben karanlığın sonundan
Ve gecenin sonundan söz ediyorum
Evime gelirsen eğer sevgili, bana bir ışık getir
Ve küçücük bir pencere oradan
Mutlu sokağın kalabalığını seyredeyim" Füruğ Ferruhzad