Sinema sanatını çok seviyorum. Okumayı çok seviyorum.Yazmayı en çok seviyorum. Bir filmi izledikten, bir romanı okuduktan sonra düşüncelerim kelimelere dökülüyor. Ve ben o filmi , o romanı hep hatırlıyorum kendi kelimelerimle. Bir sanatı yorumlamak beni de o sanatın içine dahil ediyor ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu geç farkettim..Ama iyi ki farkettim....
13 Ağustos 2016 Cumartesi
The daughter (2015)
Yaşamda, mutluluğu devam ettirmek için bazen yalanlar söylenebilmeli mi, yoksa mutsuzluğa ve hatta felaketlere yol açacağını bile bile gerçeklerin en acımasız olanları bile saklanmamalı mı?
Filmin bir yerinde Walter'ın söylediği gibi herkesin hayatında yok mudur böyle hikayeler? Yalanlar, sırlar, dramlar...
Ve nedense yalanlar üzerine kurulan yaşamlarda neden en büyük cezayı, en masumlar çeker?
Film bittiğinde, bu sorular beynimde dolaşıp durdu..
Elbette kesin cevabı yok..Cevap her kişiye göre değişiyor. Kişinin kaybetmekten korktuğu şeylere göre belki de..
Film, Henrik İbsen'in Yaban Ördeği isimli tiyatro oyunundan esinlenilmiş.
İbsen, yazarlık yaşamı boyunca gerçeğin yılmaz savunucusu olmuş, gerçekliği deşerek yaşamdaki yalanları ortaya çıkarmaya kendini adamış bir yazar. Bu oyununda ise, kendisi ile çelişkiye düşme pahasına, bazen yaşam yalanlarının, yaşamda ayakta kalmak için gerekeceğini vurgulayarak, gerçeklik aşkına yapılan davranışların, masum insanların kurban edilmesine yol açabileceğini gösterir.
Filmde, uzun yıllardan sonra babasının yaşadığı kasabaya dönen Christian'ın eski arkadaşı ile karşılaşması ve bu karşılaşma ile birlikte iki aile arasında yıllardır saklı kalan bir dramın açığa çıkışı anlatılıyor.
İki aileden biri, fabrika sahibi zengin ama mutsuz, diğeri de fakir ama mutlu bir aile.
Filmin kurgulanması, oyuncuların özellikle Geoffrey Rush ve Sam Neill'in performansları, çekimler çok iyi.
Ama bazı simgelerin çok fazla göze sokulması ve bu simgelerin neredeyse çocukluğumuzdan beri bilinç altına çakılmaya çalışılan klişeler oluşu beni biraz rahatsız etmedi değil.
Fakirlerin mutsuz, zenginlerin dramlarla bezeli mutsuzlukları olduğu, ördek yavrusu vurma acımasızlığında olanın zengin ama onu kurtaran ve iyileştirmeye çalışanın vicdanlı fakir olması gibi..
Film kasvetli görünse de sonuna kadar seyircinin dikkati çekmeyi başarıyor. Ve filmin sonu biz seyircilere bırakılıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder