Sinema sanatını çok seviyorum. Okumayı çok seviyorum.Yazmayı en çok seviyorum. Bir filmi izledikten, bir romanı okuduktan sonra düşüncelerim kelimelere dökülüyor. Ve ben o filmi , o romanı hep hatırlıyorum kendi kelimelerimle. Bir sanatı yorumlamak beni de o sanatın içine dahil ediyor ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu geç farkettim..Ama iyi ki farkettim....
18 Ağustos 2016 Perşembe
Annemle Geçen Yaz ( Que Horas Ela Volta?) / 2015
''Yapılması ve yapılmaması gereken şeylerden nasıl bu kadar eminsin? Bunları yazan bir kitap mı var'' diye soruyor Val'in kızı annesine..
Büyürken, hepimiz en az bir kez sormuşuzdur buna benzer bir soruyu, annelerimize..Sorunun cevabı hiçbir zaman bizi tatmin etmese de, ya bu kuralları biz de öğrenir ve uygular olmuşuzdur, ya da uygulamayıp hafif aykırı biri olarak yaşamımıza devam etmişizdir.
İşin enteresanı, büyüdükçe ve deneyimledikçe, bu kuralların evrenselliği bizi şaşırtmıştır pek çok kez..
Bu film de beni şaşırttı izlerken..Bizim memleketten binlerce kilometre uzakta, dünyanın öbür ucundaki ülke de meğer bize ne kadar benzermiş..
Val, Brezilya, Sao Paolo'da zengin bir evde hem evin işlerine bakmakta hem de bebekliğinden beri, şimdi delikanlı olan Fabinho ile ilgilenmektedir. Aynı zamanda bu evde yaşamaktadır , dışarı açılan bir penceresi bile olmayan bir odada. Evin kurallarını sıkı sıkıya benimsemiş, her zaman güleryüzlü, sevecen, ilgili kısacası ailenin vazgeçilmezidir.
Bir gün yıllardır görmediği kızından bir telefon gelir ve üniversite sınavı için yanına geleceğini söyler Jessica. Kızının gelmesi ve onun da aynı eve yerleşmesi ile dengeler değişmeye başlar. Annesinin tam tersine, kuralları sevmeyen, sınıf eşitsizliğine karşı, tüm bağımsızlığı ve gururu ile yeni neslin akıllı kadınlarından olan Jessica'nın hizmetliler için yasaklı yüzme havuzuna girmesi ile dananın kuyruğu kopar tabiri caizse..
Film belki hepimizin çok klişe bulduğu zengin fakir sınıf farklılığını, sistemin kurallarını işlese de...Öyle samimi ve gerçekçi bir dil ile işliyor ki..İşte sinemanın gücü burada diyorsunuz.
Ayrıntılardır farkı yaratan denir ya hani.. Val'in, evin hanımına hediye ettiği fincan takımı, paketi korumak için etrafına sarılan patlakların patlatılmasından duyulan keyif, buzluktaki buzların alınıp, buzluğun dondurucuya boş koyulmasının yarattığı sinir bozukluğu..Öyle küçük ama öyle insana ait ayrıntılar var ki...
Hele ki havuz..Çalışanlara yasaklı havuz. Bir kez bile havuza adımını atmamış Val'in kızının üniversite sınavını kazandığını öğrenmesi ile zafer kazanmış gibi girişi o havuza..O çocuksu sevinci..
Ağır bir dramın içinde çok keyifli ayrıntılardı bunlar..
Val'i oynayan Regina Case'in olağanüstü oyunculuğu en büyük etken elbette..
İşin özü...Seyredilesi bir film...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder