Sinema sanatını çok seviyorum. Okumayı çok seviyorum.Yazmayı en çok seviyorum. Bir filmi izledikten, bir romanı okuduktan sonra düşüncelerim kelimelere dökülüyor. Ve ben o filmi , o romanı hep hatırlıyorum kendi kelimelerimle. Bir sanatı yorumlamak beni de o sanatın içine dahil ediyor ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu geç farkettim..Ama iyi ki farkettim....
5 Kasım 2019 Salı
JOKER/2019
Bir varmış bir yokmuş
Yıllar yıllar önce
Gotham diye bir şehirde yaşayan
Joker diye bir adam varmış
Aslında asıl ismi Arthur Fleck’miş..
Arthur, hasta annesiyle yaşayan, insanların alay ettiği, kötü davrandığı, hatta dövdüğü, para kazanmak için palyaçoluk yapan bir adammış.
Ciddi psikolojik sorunları varmış, üzüleceği yerde kahkahalarla gülüyormuş mesela..Sırf bu yüzden insanlar ona daha çok kızıyormuş.
Tedavi olmak, kendini daha iyi hissetmek istiyormuş. Ama gittiği sosyal hizmet uzmanı ona hep aynı soruları soruyor ve sadece ilacını arttırıyormuş.
Onun tek amacı komedyen olmakmış. Hep annesi dermiş ya ona, sen insanlara mutluluk ve neşe vermek için geldin bu dünyaya diye...
Arthur’un üstüne gitmeseler, onunla alay etmeseler, onu dövmeseler, o hiç kötü olmayı istememiş ki..
Ama onu hiç görmemişler, o da kendini hep yok saymış bu dünyada.
En fazla kendine zarar vermiş, üzüldüğünde, kızdığında..Başka kimseye değil..
Ne zaman ki onlar, o iyilik maskesi altındaki kötüler, onun canını çok yakmış, Arthur da Joker’e dönüşüvermiş.
Kıyafetleri bile palyaço kıyafetleri yerine, hani şu iskambil kartlarındaki Joker’in kıyafetleri olmuş.
Joker, ne sinektir, ne karodur, ne onlu, ne dokuzlu.. Herşeyin dışındadır, ötekilerle aynı yere ait değildir. Öbür kartlarla aynı pakette bulunsa da, çıkarılıp bir kenara koyulabilir, unutularak.
Ama birden bire oyuna dahil olduğunda da ortalığı kasıp kavurur, nereye konacağı, ne yapacağı hiç belli olmaz.
Bizim Joker’in de bundan sonra yaptıklarını da ben söylemeyeyim; zaten bu masalın konusu değil.
Evet, bugün sinemada seyrettiğim bir masaldı; ne Gotham diye bir şehir var yeryüzünde, ne de Joker diye bir adam.
Ama her masalın bir öğretisi yok muydu ?
Ve dünyada sistemin görmezden geldiği çocuklar, büyükler, hayvanlar, ağaçlar ne çoktu..
Gökten üç elma düştü. Biri olağanüstü bir oyunculuk sergileyen Joaquin Phoenix’in başına..
Biri sistemin tüm dışladıklarına..
Biri de yazdıklarımı sabırla okuyan sevgili arkadaşlarıma..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder