25 Kasım 2015 Çarşamba

I''ll see you in my dreams /2015


Kendimin sinema sezonunu açmaya karar vermemle beraber ne seyretsem arayışına girdim.
Bu arayış sırasında, 2015 yılının filmlerine bakarken dikkatimi çeken, hem genç hem de orta yaşın üzerindeki kadın hikayelerini anlatan filmlerin çokluğu idi...Geçenlerde gözüme bir yazı ilişmişti. Nerede gördüğümü ve kimin yazdığını hatırlamamakla birlikte, artık Amerikan sinemasının kadın hikayelerini çokça işlediği, çünkü sinema seyircilerinin daha çok kadın olduğu idi dikkatimi çeken.
Aslında ben de benzer düşünüyorum. Genelde kadınlar daha çok sinemayı seviyor. Belki de şimdilerde öyle.
Bu akşam, kendime hazırladığım seyredilecekler listesinden öncelikle bu filmi seçtim. Galiba kendimi, ya da kendimin 10 yıl sonraki halini seyretmek istediğim için..
Çok da yanılmamışım. 
Filmimizin kahramanı Carol 60'lı yaşlarda, eşini yıllar önce kaybetmiş, kızı kendisinden uzakta yaşayan, emekli ve yalnız bir kadın.
Tek can yoldaşı 14 yıldır birlikte yaşadığı köpeği..Daha çok evinde okuyarak ve televizyon seyrederek vakit geçiren, kadın arkadaşlarıyla hergün kağıt oynamak ve golf oynamak için buluşan, şarap içmekten çok hoşlanan Carol'un birgün köpeği ölüyor. Ve ondan sonrası... Aşkı yeniden aramak...Hayatı sorgulamak..Arkadaşlıklar, Yalnızlık...Emeklilik..Hayatımızın can yoldaşı hayvanlar..
Belki de orta yaşın üstünde yalnız yaşayan her insanın arayışları, yaşadıkları ve  sorgulamaları..
Yaşanılan kayıplar, acılar, ama tevekküllü bir kabulleniş, artık hiçbir şeye şaşırmama hali, yemekten, içmekten alınan büyük keyifler, zamanı yavaşlatarak yaşamak, hiçbirşeye yetişme telaşının olmaması, dışarı çıkmaktansa evde geçirilen zamanların daha tercih edilir oluşu..
Sağlıklı yaşlılık güzel birşey aslında diye hissettiriyor insana film, seyrederken.. Sakin, dingin ve keyifli..
Filmi ben sevdim. Oyuncuları sevdim..Havuz temizleyicisi dışında.
Özellikle benim yaşımdakilere tavsiye ederim. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder