2 Mart 2018 Cuma

The Shape of Water ( Suyun Sesi) 2017




"Su, aşk gibidir.."

Çocukluğumuzun masalları.. Kah kitaplardan okuduğumuz, kah bize anlatılanlar.. Düşündüğümde görüyorum ki, çoğunlukla bir öteki var bu masallarda..Hor görülen, mutsuz edilen, sevilmeyen bir öteki. Kibritçi kız, Pamuk prenses, Külkedisi aklıma gelenler. Bu masal kahramanları hep iyi tarafta, ötekileştirenlerse hep kötü. Masalların sonu ise iyilerin zaferi ile sonuçlanır, biz de mutluluk içinde gözlerimiz kapar, çocukluk düşlerimize bırakırdık kendimizi.
Bu film de bir masal.. Ötekilerin masalı...Ötekilerin aşkı..
Çocukluğunda bir nehir kıyısına bırakılmış, bir sinema salonunun üst katında yaşayan ve gizli bir bilim laboratuarında temizlikçi olarak çalışan dilsiz Eliza, komşusu gay ressam Giles, iş arkadası siyahi Zelda ve Rus ajanı bilim adamı Dr Hoffstetler.
Dönem, 1960 lar, soğuk savaşın geçtiği yıllar. Bir gün laboratuara Strickland tarafından nehirde yakalanmış, ancak suda yaşayabilen insanımsı bir yaratık getirilir. Hem Amerika'nın hem de Rusya'nın elde etmek istediği bu yaratık ile Eliza ilişki kurmaya başlar. Yaratığın öldürülme emri verilmesi ile Eliza onu kurtarmaya karar verir ve ona üç kişi yardım eder. Giles, Zelda ve Dr Hoffstetler...
Bundan sonrası ise masalın büyülü dünyası ve kalplerimizde mutluluk bırakacak bir son..
Masallarda önemli değildir gerçeklik.. Bu filmde gerçeklikten bizi hayli uzaklaştıracak, masalsı öğeler varsa da, bir tarafta da gerçek dünya var, zaman zaman seyretmekte zorlandığımız...
Ötekileştirilenlerin dünyası var mesela.. Hele o yıllarda..Onların dışlanışı..Kendini bu dünyanın asıl sahibi sananlar tarafından. Hani soruyor ya Strickland Zelda'ya " Tanrı kime benzer" diye. Zelda'nın " Bilmiyorum, Tanrıyı hiç görmedim" cevabı üzerine Strickland " Birimize benzeyecekse eğer, sana değil, daha çok bana benziyordur" der tüm fütursuzluğu ile.
Ötekiler, birbirlerinin ötekiliğini kolay kabullenir, kendisinin ötekiliği ile daha rahat ve iyi hisseder, onunla birlikte olduğunda. Ve hatta onu korur, kollar dışardakilere karşı.
Tıpkı,Zelda'nın işyerinde Eliza'yı koruması, Elizanın ise Gile'e yemekler götürerek ona ihtimam göstermesi gibi..
Tıpkı, en öteki olan, insanımsı yaratığın laboratuara getirilmesinden sonra, onun kaçırılma aşamasında birleşen tüm ötekiler gibi..
Filmin senaryosunu çok kuvvetli bulmasam da, sinematografiye bayıldım. Hele renkler...Sanki daha önce sular altında kalmış da yosun tutmuş gibi görünen Eliza'nın evinin renkleri, giysilerinin renkleri , suyu çağrıştıran yeşilin tonları..
Acaba bu kız da sudan mı geldi diye sorgulamadım değil. Nehir kenarında bulunan bir bebek, her sabah küvetin içinde yapılan mastürbasyon, boynundaki değişik izler, bol suda kaynatılan yumurtalar...
O yumurta başlıbaşına bir metafor zaten. Eliza'nın insanımsı canavarı sürekli yumurta ile beslemesi, bir tür aşka ve cinselliğe daveti olarak algılanabilir mi bugüne kadar cinsellik yaşamamış ve ürememiş Eliza'nın?
Final sahnesinde, sorgulamalarımda çok da haksız olmadığımı gördüm, sudan gelen yaşam ile ilgili.
Guillermo del Torro masalsı anlatımı seviyor ve bu filmi ile de bunu oldukça başarmış.
Ancak, film bana çoğu sahnede ben bunu daha önce gördüm hissi yaşattı. Özellikle çocukluk yıllarıma ait. Laboratuarı bile daha önce görmüşlüğüm var sanki.
Benzer çok film çekildiği için mi, su aralar suçladıkları üzere eski filmlerden intihal yaptığı için mi bilmiyorum ama, dejavu hissi beni kötü hissettirmedi.
El Torro, eski sinemacılara da sıkı bir selam çakmış. Filmdeki sinemanın adı Orpheum idi. Merak edip bakınca şunu gördüm ki 1929'da kurulan film şirketinin adı Radio Keith Orpheum Corporation. Sıkı durun.. En meşhur filmlerinden biri ise King Kong..Bir öteki...

" Sana ondan bahsedecek olsam ne anlatırdım?
  Sonsuza kadar mutlu yaşadıklarını mı? Öyle olduklarına inanıyorum..
  Aşık olduklarını mı, aşklarını hiç yitirmediklerini mi? Buna eminim..
  Ancak Elisayı düşündüğümde aklıma gelen tek şey yüzyıllar önce bir aşık tarafından fısıldanan şu şiir oluyor:
 Algılayabilmem mümkün değil suretini
 Dört bir yanım seninle çevrili
 Varlığın doldurur gözlerimi aşkınla
 Yüreğim aciz kalır sonsuzluğunla.."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder