12 Ocak 2023 Perşembe

La Noche de 12 Anos ( A Twelve Year Night) /2018


 La Noche de 12 Anos (A Twelve Year Night) /2018


"Ve son şiirim olsa da bu,

 Dikkafalı ve hüzünlü

 İçine kapanık ama eksiksiz

 Tek bir sözcük yazardım:

 Yoldaş..."

Mauricio Rosencof


"Ateşten korkanlar vardır. Ateşi uzaktan seyredenler, ondan kaçanlar... Bir de ateşi tutanlar vardır. Onlar bilinçli bir tercihle tereddütsüz ateşi avuçlarlar. Ve onlar, avuçlarını yakan ateşi, toplumsal direnişleri tutuşturan yangınlara dönüştürmeyi iyi bilirler. " diye anlatır Ernesto Gonzales Bermejo, Uruguay'da Ateşi Tutmak kitabında... Uzun yıllarını geçirdiği Uruguay tutukevleri ve işkencehanelerindeki anılarını anlatırken.

Bu film de ateşi avuçları ile tutan üç devrimcinin gerçek öyküsü.

Yer Uruguay. Yıl 1973...Askeri darbe yapılmış ülkede. Askeri darbenin ilk hedefi de Tupamarolar olmuş.

Tupamaros, Uruguay'da 1963 yılında kurulan şehir gerillası örgütü Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin halk arasındaki yaygın adı. İlk, şeker kamışı işçileri sendikasını örgütleyerek başlayan hareket, zenginden alıp yoksul halka dağıttığı eylemleri ile kısa sürede büyük bir etki ve sempati yaratmış. 

Askeri darbe ile bu örgütün binlerce üyesi tutuklandı, yüzlercesi katledildi. 

Cuntanın Tupamarolara karşı uyguladığı, tam bir tecrit politikasıdır. Kafalarında çuvallar ile oradan oraya nakledilen tutsakların birbirleri ile bile konuşmaları yasaktı. 

Bu film, 12 yıl boyunca çeşitli tutukevlerinde tutulan Nato, Ruso ve Pepe'nin her şeye rağmen direnmek ve hayatta kalmalarının öyküsünü anlatıyor bize. 

Cunda subayının "Sizi öldürme fırsatımız varken öldürmeliydik. Şimdi ise sizi çıldırtacağız" sözleri hayal bile edemeyeceğimiz koşullara, işkencelere karşı nasıl hayata tutunduklarını gösteriyor bize. 

Sistematik yapılan işkenceler, böceklerin, farelerin olduğu küçücük, karanlık hücreler, tuvalet ve banyo yapma imkanının bile olmaması, açlık, susuzluk ve en zoru olan tek kişi ile bile iletişimin yasak olması. 

Kimi zaman akıl sağlıklarını kaybedecek gibi oluyorlar, kimi zaman açlıktan, soğuktan ölecek gibi. Ama kimi zaman da sevdiğinin hayali,  yeni yıl kutlaması için uzaklardan gelen havai fişeklerin sesi, kağıt kokusu, küçücük yeşil bir yaprak onları düştükleri yerden kaldırıveriyor. 

Ve kendi aralarında hücrelerin duvarlarına parmakları ile her harfin karşılığına gelen sayı kadar vurarak bir iletişim oluşturuyorlar. Tartışıyorlar, eğleniyorlar hatta satranç bile oynuyorlar bu iletişim yolu ile. 

12 yıl sonra bir gün, radyoda seçim sonuçlarını duyuyorlar. Halkın çoğunluğu "hayır" demiş oylamada. O kadar bihaberler ki dışarıda olanlardan; soruyorlar birbirlerine parmaklarını vurarak "biz evet miyiz, hayır mıyız" diyerek... 

Az sonra odalarına giren gardiyanlar, onları tekme tokat dövünce anlıyorlar evet mi hayır mı olduklarını.. 

Filmin bundan sonrasını keyif kaçırıcı olmaması için, izleyenlere bırakıyorum. Özellikle filmin sonunda bu üç devrimcinin kimler olduğunu öğrenmek, insanın içini ısıtıyor ve epeyce de imrendiriyor Uruguay'daki gelişmelere. 

Film çok politik ajitasyon yapmadan, duru bir şekilde vermek istediklerini veriyor, bizleri de iki saat o hücrelere sokabiliyor. 

1980 ve sonrası ülkemizde de benzer yaşanmışlıklar olduğundan, izlemenin kolay olmadığı bir film, kalbim acıdı çokca... 

Hele bir sahne vardı ki, Silvia Perez Cruz'un muhteşem bir "Sound of Silence" yorumunun eşlik ettiği; gözyaşlarıma engel olamadım.. 


"Merhaba karanlık

 Eski dostum

 Yine seninle sohbet etmeye geldim

 Çünkü usulca süzülüp gelen bir görüntü

 Ben uyurken tohumlarını bıraktı zihnime

 Beynime yerleştirilen

 O görüntü

 Hala duruyor

 Sessizliğin sesinde"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder