Sinema sanatını çok seviyorum. Okumayı çok seviyorum.Yazmayı en çok seviyorum. Bir filmi izledikten, bir romanı okuduktan sonra düşüncelerim kelimelere dökülüyor. Ve ben o filmi , o romanı hep hatırlıyorum kendi kelimelerimle. Bir sanatı yorumlamak beni de o sanatın içine dahil ediyor ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu geç farkettim..Ama iyi ki farkettim....
17 Şubat 2019 Pazar
Başkalarının Hayatı / The Lives of Others / Das Leben der Anderen 2006
Oyunlarınızda sevdiğimiz şeyler bunlar; insana olan sevginiz ve insanların değişebileceğine olan inancınız. Bunları, oyunlarınızda ne kadar çok kaleme alsanız da, insanlar değişmiyor."
" Bir duruşun yoksa, insan değilsin. Olur da harekete geçmek istersen beni ara. Yoksa görüşmesek de olur"
Baskın, baskıcı ve özgürlüklerin kısıtlandığı rejimlerde, ilk kıyıma uğrayan aydınlar ve sanatçılar olmuştur her zaman.
Kimi gücün yanında yer almayı seçmiştir, kişisel zaafları uğruna; kimisi de karşısında durmuştur her şartta bu gücün...Özgürce üretebilmek için.
Bi de değişenler vardır..
Orwell'in " Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir" söyleminde sözünü ettiği "daha eşit" sınıfına evrilerek, gücünün olanaklarını bireysel çıkarları, bireysel zaafları için kullanmaktan çekinmeyen, giderek insani değerlerini yitirerek değişenler..
Bir de içindeki iyi, karanlıklara gizlenmiş bile olsa, kimi zaman bir ölümün, kimi zaman bir çocuğun söylediği masumca bir sözün, kimi zaman da kalbe işleyen bir notanın o iyiyi çıkarıverdiği değişimler..
Yıl 1984.. Doğu Berlin
Düşünce özgürlüğü çok uzak..
Doğu Almanya halkı, Doğu Alman Gizli Servisi Stasi tarafından, sıkı denetim altında tutulmaktadır.
Stasi, 100 bin çalışanı ve 200 bin muhbiri ile Proleterya Diktatörlüğünü korumaktadır.
Amaç ise: Herşeyi bilmektir.
Film Doğu Almanya ve Stasi ekseninde ilerlese de, aslında filmin arka planıdır bu durum.
Asıl insanın değişimidir bize gösterilen..
Yazar Dreyman ve istihbaratçı Yüzbaşı Wiesler'in değişimi.
Dreyman, rejime çok da sesini çıkarmayan, uyumlu davranan bir yazardır. Sevgilisi oyuncu Christa Maria ile birlikte yaşamaktadır.
Yüzbaşı Weisler ise, bekar, yalnız yaşayan, işine ve rejime sıkı sıkıya bağlı, akademide soruşturma teknikleri ile dersler veren bir istihbaratçıdır.
Bir tiyatro oyununda, oyuncu Christa'yı seyreden Kültür Bakanı, istihbarata Dreyman ile ilgili şüpheleri olduğunu, onu izlemeye almalarını emreder. Amacı Christa'yı elde edebilmek için, Dreyman'ın bir açığını yakalamak ve onu safdışı etmektir.
İzleme görevi Wiesler'e verilir. Wiesler, Dreymanın evinin çatısına bir düzenek kurarak gece gündüz yakın izlemeye alır yazarı.
Bir gün Dreyman, yakın arkadaşı olan ve kara listede olduğu için yıllardır çalıştırılmayan yönetmen arkadaşının intihar haberi ile sarsılır. Ve dönüşümü başlar sisteme karşı..
Wiesler'in dönüşümüne ise, bir sonat vesile olur. Sonatı, ölen arkadaşı Dreyman'a hediye etmiştir doğum gününde. İsmi ise " İyi bir insan için sonat' dır...
Ve der ki Dreyman piyanosu ile çalarken bunu " Bu müziği bir kereliğine bile bütün kalbi ile dinleyen biri artık kötü bir insan olamaz"
Ve notalar dökülürken piyanodan, Weisler'in gözlerinden yaşlar akmaktadır, izleme yaptığı çatı katında..
Filmin bundan sonrasını keyif kaçırıcı olduğundan anlatmak istemiyorum. Ama müthiş bir finali olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Film, Florian Henckel von Donnersmarc'ın ilk uzun metrajlı filmi. 2006 yılı yapımı bu filmi çok geç keşfettim. Keşfetmem, yeni filmi "Asla Gözlerini Kaçırma" sayesinde oldu..
İki film ile bir yönetmenin alamet-i farikası şudur demek biraz iddialı kaçsa da; yine de söylemeden edemeyeceğim.. İlk filmi ile değişim, ikinci filmi ile de yaratım sürecini anlatan yönetmen, insanı anlatırken tarihsel dokuyu arka plana alıyor.
Ve son filmindeki gibi, bu filmde de dramatize etmiyor, duygu sömürüsü yapmıyor, bağıra bağıra bir sistem eleştirisi yapmıyor. Bir belgesel gibi izlettiyor bize olanı, biteni. Renklerle veriyor o dönemin soğukluğunu ve hüznünü.
Ve finalleri ile bizi koltuğumuza mıhlıyor ve arkasından uzun süre etkisinden çıkamıyor ve düşünüp duruyorsunuz her ayrıntıyı.
Yine oyuncular çok güçlü. Özellikle Ulrich Mühe müthiş. Donuk yüzü hiç değişmedi ama o gözler öyle çok şey anlattı ki..
Meğer Mühe bu filmden kısa bir süre sonra mide kanseri nedeniyle ölmüş. Ve meğer o da Stasi döneminin izlenenlerindenmiş. Ve eşi onu ihbar ettiği için, onunla evliliğini bitirmiş. Kendisine yöneltilen " Bu filme nasıl hazırlandınız?" sorusuna ise " Sadece hatırladım" diyerek cevap vermiş.
Filmin müzikleri, Gabriel Yared tarafından bestelenmiş ve çok etkileyici.
Bazı filmleri seyredince, içimde tarif edilmez bir mutluluk oluşuyor.
Bu film de öyleydi.
Hele sonundaki replik...
" Hediye paketi ister misiniz?"
"Hayır, bu benim için"
Filmi izleyin.. Ne dediğimi anlayacaksınız.
Ve hatta filmi izledikten sonra Gabriel Yared'in bu film için bestelediği "Sonata For a Good Man" i açın, takın kulaklığınızı ve hayal edin...
Buralarda bir yerlerde de insanların içlerindeki karanlık, cehalet, hırs, öfke dehlizlerine ulaşan notaların, gizlendikleri yerlerden onlardaki iyiyi çıkarmasını ve bizim de yıkılmasını duvarlarımızın, tıpkı Berlin'deki gibi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder