Bu ara çok film seyrediyoruz Nazom ile beraber...
Bugünkü film etkileyici, gerçek bir öyküden uyarlanmış bir dramdı.
Gerçek öykü barındıran birçok film seyrettim. Ama bu filmin kapanışında, karşıma gerçek hayattaki gerçek karakterlerin kısa bir videosunun çıkması beni sarstı doğrusu.
Çünkü öyle bir dram ki zaten yaşananlar, o son sahnedeki o videoyu görene kadar bir yeriniz hep reddediyor birilerinin bunu yaşayabilme ihtimalini..
Ama yaşanmış işte. İçinizi acı ile burkan bir şekilde..
Bir yandan da ince ince işlenen bir mizah var. Hayatında otelde bile kalmamış, seyahat etmemiş, son derece tekdüze bir yaşamı olan dindar bir yaşlı kadın ile, entellektüel ve ateist bir gazetecinin dialogları içinizi ferahlatıyor zaman zaman.
Katı dinlerde kadının aşağılanması ve zulüme uğraması, Tanrıya daha da yaklaşmak uğruna diğer insanların ve duygularının hiçe sayılması bir kez daha karşınıza çıkıyor. Gay olgusu ve buna bir annenin nasıl da doğal yaklaşabildiği hayranlık uyandırıyor. Affetmenin önemi affedenin huzurunu görünce daha da bir içinize siniyor.
Ve bütün bunları seyrederken muhteşem oyunculuğuna hayran kalıyorsunuz Judi Dench'in...Bir insanın gözleri bu kadar mı iyi yansıtır duyguları.
Filmin bir yerinde ise beni epeyce şaşırtan bir dialog gelişiyor. Arabada giderken ateist gazeteci ile yaşlı dindar kadın, din hakkında tartışmaya başlıyorlar. Ve gazeteci din adına yapılanlar saçmalıkları anlatırken Türkiye'de olan depremin
günahkarları cezalandırmak için olduğu söylemini örnek veriyor. Dünyaya rezil olmuşuz meğer :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder